24 Aralık 2008 Çarşamba

iste boyle ...

sevgili blog,
bir gun donup bakinca eskiye , "biz ne yapmisiz o zamanlarda" diye sorarsak
sen cevapla. Sen niye varsin ki zaten_? Biz bunu yaptik bakin gorun siz de yapin siz de gorun diyebilmek icin, Yasama bi kuple renk vermek icin :), bir gulumseme olsun yuzunde insanin diye, Sessiz kalirsak da demek sıkıntılar var icerde , bir sure icin "Bizi rahat bırak dunya !" demek icin , iste boyle ...

26 Kasım 2008 Çarşamba

Las Vegas , Nevada


Geçtiğimiz bir sene içinde bir kaç iş seyahatim oldu. Dünyada büyük 3 şehir gördüm. Insanlar tanıdım. Nisanda gerçekleşen bir iş seyahati dolayısıyla Las Vegas, Nevada yı da görmüş oldum. Kısaca izlenimlerimi paylaşmak isterim.

Las Vegas'ı tv den izlediğim CSI ve Las Vegas dizilerinden gördüğüm kadarıyla biliyordum. Kumara falan merakım yoktur, pokerden falan da anlamam.Ama Vegas ve ışıkları hep cazip gelmiştir. Bu şehri görmek bizzat dokunmak istemişimdir. Adamlar koca çölün ortasına koskocaman bir şehir inşa etmişler. Resmen milyar dolarlar akıtmışlar. O meşhur caddesindeki kocaman binaların arasından geçerken yeşil yeşil dolar kokusunu alabiliyorsunuz. Zaten caddede yürürken affalıyorsunuz. Bildiğiniz Eyfel Kulesi , Disneyland, Mısır piramitleri , minyatur NY kuleleri , hatta Venedik birden karşınızda bitiveriyor. 30 dakikada dünya turu yapmış oluyorsunuz.

Kaldığımız otel bile başlı başına bir şehir kopyasıydı. Adına bakıp anlaşılacağı gibi "The Venetian", Venedik şehri kopyası bir otel . Venediğin bu kadar büyük olabileceğini sanmıyorum yanlız. Otelin içindeVenedik tarzı binalar, kanalları ve gondolları da eksik değildi. Alışveriş katı dedikleri yere neredeyse gerçeği kadar bir şehri nasıl sığdırmışlar ve gerçeğine bu kadar yakın bir gökyüzünü tavana nasıl kondurmuşlar ne anlamak mümkün ne de ağzın açık kalmadan bakabilmek.

Resepsiyona giriş de tam bir sanat şaheseriydi. Bilgisayarla yapıldığını söyleseler de hayranlığım hiç eksilmedi. İtalyan kiliselerinin tavanlarındaki muhteşem tablolarını birebir resmetmişler. İçerideki çeşme ve hatta "Phantom of the Opera"yı seyrettiğimiz yine binanin içindeki tiyatro salonu bile İtalya'dan kopmuş gelmiş gibiydi.

Gerçekten büyük, gerçekten büyüleyici bir şehir. Kumar oynamak amaç olmasa da gitmek görmek lazım. Keşke daha çok vakit olsaydı da diğer bahsedilen ilginç otelleri de keşfedebilseydim.

Bir daha gitmek isterim ama sevgilimle ... Great Canyona da gidemedim zaten. Helikopter kiralayıp gitmek lazımmış , kısmetse bir dahaki sefere ...

8 Ekim 2008 Çarşamba

Sevgili Gunluk ,

Bak bizi de Tubik sobeledi :) simdi sıra bizde, sorularımız önümüzde ,maslak trafiğine girmek yerine bu mukaddes görevi yerine getirelim değil mi_?

1. isminiz
blog adımızdan anlaşılacağı üzere biz Ender & Selin.Biz bir elmanın iki yarısı, bir elmanın iki yarısı hiç diğer yarısına benzemez.

2. nerelisiniz
Selin, bendeniz izmirliyim, aslen anne-baba Muğlalı ama, doğma büyüme izmirliyim ben.Ender, kocam , Istanbullu, o da doğma büyüme.Ama gel gör ki kocamız Istanbullu olsa da , evlenince gül gibi Izmir kutugum gitti Balıkesir oldu. Hem de köyüne. Evlenince içime en cok oturan bu oldu.İzmirliyim işte ben :P Koparamazsınız, yıkarım ...

3. yasadiginiz yer
Istanbul, ama bir üstteki cevaptan anlaşılacağı üzere sanki Izmir olsa hiç fena olmazmış degil mi ? Çoğu kişinin hayalinde emekliliği gelince bir Ege kasabasina yerleşmek vardır. O bende çalışmaya başladıktan sonra oluşmadı hep vardı :)Hatta bizdeki çeşme aşkı öyle ki geçen de kocam bile dedi. Home office işimiz olsa da Çeşmeden çalışsak diye, hehehe onu da izmirli yaptım işte :)

4. mesleginiz
Aslen mühendis olurum. Diplomamda öyle yazıyor. Ama şu anda şatışta çalışıyorum. Konumla çok da ilgisiz değil ama. Bilgisayar sistemlerinin yedekleri, güvenliği, yönetilmesini sağlayan yüzbinlerce yazılımı müşterilere satmaya çalışmaktayım. Sevgili kocacım ise halis mulis Yüksek Muhendis. Trafo dizayni , aktif filtre dizayni , sizin benim aklimizin almayacağı elektriksel şeyleri düşünüp çözebilen akıllı bir insandır.

5. hobileriniz
Evde oturmak, evde yatip yuvarlanmak, evde yemek yapmak.... Biz genelde ev insanıyız. Boş vakitlerimizde ya beraber dizi izleriz ya Ender bilgisayar başındadır - manga okuyor olabilir - ya ben koltukta uyukluyorumdur. Yeni hobimiz olarak fotograf cekmeye baslayacagiz. Baslangıc seviye bir SLR almayi planlıyoruz 3 vakte kadar . Alırsak ilk yapacaklarımızdan biri de cektiklerimizi blogumuza yuklemek olacak :) ey sevgili okuyucu, 6. evli misiniz
Evett. Tavsiye bile ederiz. Çok eğlenceli bir şey

7. kac cocugunuz var
hic, bir kac senelik kalkınma planında da yok.Surekli bunu soran ya da lafı buna getiren her turlu buyugumuze de ne kadar gıcık oldugumu iletmek isterim ayrica. zamanı gelince olucak insallah ...

8. en sevdiginiz yemek
ref. alttaki blog yazısı , en sevdigim 10 yemek by EnderBana kalirsa eti icinde en en en az barindiran yemekler, etsiz sebze yemekleri , turlu yesillikli salatalar , hatta ot kavurması , Annemin elinin degdigi her türlü yemek, bakla yapsa onu bile yerim ...

9. sevdiginiz muzikler
Ender metal sever, Blind Guardian, Metallica sever, children of Bodom sever , in flames sever ,nightwish de sever ...
http://au.youtube.com/watch?v=nUMb5V1lkXQ
Ben Sezen Aksu , Dream Theater, Rhapsody , Nightwish, Stratovarius, Gripin,Emre Aydin, Şebnem Ferah severim,Celine Dionun eski sarkilarini severim. Serdar hocanın essiz cok sesli koro sarkilarini da severim.

10. nerelere gitmek istersiniz _?
Avrupayı gormek istiyorum ama sevgilimle. Italya ve Ispanya ilk sıralarda, Amerikada da görülecek çok sey var. Sonra kesinlikle tropik bir ada kıvamında sahili olan bir mekan Seyşeller, maldivler, bali ... Bunlardan birisi olabilir.En son yaptığımız tatilden sonra Yeni Zelandayı da listeye ekledik. Çok uzak ama eğer bir fırsatını bulursak 2-3 haftalık bir tatil mesela, Güney Amerika ülkelerine de gidebilmeyi isterim.

Bu arada tahminen okumuyordur bile hani şans eseri görürse diye:

BODUROĞLUUUUU!!!!!!!!
S O B E E E E E E!!!!

Not: Çok yakında Sharm El Sheikh tatilimizin süper bir özetini yazacağız, bizi izlemeye devam edin ;)

9 Eylül 2008 Salı

En güzel 10 yemek!!!

Ben yemeği seviyorum. Yemek yapmayı, yemek yemeyi, yemek üzerine konuşmayı seviyorum. Bu yemekler arasında en sevdiğim 10 yemeği sizlerle paylaşmak istiyorum.

10-Menemen

Temel olarak domates, biber ve yumurta ile yapılan, belki de yeryüzünün tat/basitlik oranı en yüksek yemeği. Eğer şu güne kadar menemen tavasına ekmekle saldırma hareketinin gerçekleştirmediyseniz bugüne kadar boşuna yaşamışsınız, hemen deneyin. Nasıl yapılacağını merak ediyorsanız hemen göstereyim.


Menemen'e bu şekilde girişilir.

Menemenin insanlar üzerindeki etkisi deneyler ile kanıtlanmıştır. (Denek kuzenim Serdar)

9-Yayla çorbası

Ben çorbayı çok severim. Mercimek, işkembe, tarhana, domates, ezogelin, düğün vs. vs. hepsinin kalbimde ayrı bir yeri var. Fakat yayla çorbasını ayrı bir kategoriye koymak gerektiğini düşünüyorum. Yayla çorbası(yoğurt çorbası da deniyor) yapılması gayet kolay bir çorba. Masaya konulduğu andan itibaren ortalığı kaplayan güzel bir kokusu var. Değişik servis yöntemleri mevcut. Kimisi tereyağı sonradan koyar kimisi pişirirken kimisi kekik ekler kimisi nane. Benim için ise hiç farketmez hepsini afiyetle içerim!!!


Misssss gibi yayla çorbası



8-Yakisoba

Uzak doğu mutfağının bu naçizane yemeğini bu kadar sevmemin ve listeme eklememin sebebi yediğim en iyi yakisobaları hep kendim yapıyor olmam. Gerçi benim yaptıklarım türk usulü yakisoba oluyorlar(susam yağı vs. yok). Bu yüzden benim damak zevkime gayet uyuyorlar. Fakat dışarıda da yediğimde hiç şikayetçi olmuyorum. Kayınçoyu bir gün yakalayabilirsem, yakisoba pişirirken vereceğim kamerayı, videoya çektirip bu sayfaya koyacağım, hep beraber de afiyetle yiyeceğiz.


Benim yaptığım yakisoba bundan daha güzel gözüküyor.

7-Italiano Pizza(Dominos)

Genel olarak pizzayı çok sevmeme rağmen benim için sıradan bir yemek olmaktan öteye gidemiyor. Fakat özellikle dominosun Italiano'sunu diğer pizzalardan ayırmak istiyorum. Mantar, Sucuk, Zeytin ve KÖZLENMİŞ KIRMIZI BİBER!! Zaten közlenmiş kırmızı biberin hastasıyım. Onun tadı bütün pizzaya yansıyıp bir anda sıradan pizzayı krallara layık yemek haline getiriyor. Dominos'un amerika web sayfasında böyle bir pizza yok. Sanırım Türkiye'ye özel. Buradan yetkililere böyle güzel bir pizzayı bizlere getirdikleri için teşekkür ediyorum.


Dominos'un en güzel pizzası

6-Karnıyarık

Her ne kadar yemeğin ismi korku filmlerinden fırlama olsa da, karnıyarık, sofranızda bulunmasından gurur duyabileceğiniz bir yemek. Aslında tek başına türk ev mutfağını özetleyen bir yemek. Yağlı, kıymalı, patlıcanlı ve LEZİZ. Pilav ve yoğurt ile de son derece uyum içerisinde yenilebilecek bu yemek kesinlikle bu listedeki yerini hakediyor.



En güzel patlıcan yemeklerinden biri


UYARI


Buraya kadar herşey güzel. Yukarıda saydığım yemeklerin hepsini herhangi bir zaman oturup afiyetle yiyebilirsiniz. Fakat aç ve/veya oruçlu iseniz listenin bundan sonraki yemeklerini okumak vücudunuzda istenmeyen reaksiyonlara sebep olabilir. Sıradaki 5 yemek gerçekten efsane statüsünde yemekler. O kadar efsaneler ki isimlerini okumak bile insanın sindirim sistemini ve salgı bezlerini harekete geçiriyor. O yüzden mümkünse açken okumayın, sonradan pişman olacağınız hareketlerde bulunabilirsiniz.

Başlıyoruz:

5-Lüfer Izgara

İstanbul boğazında tutulan Lüfer diğer lüferlerden farklıdır. O kadar farklıdır ki, yağlama, baharatlama ve marine edilme falan gibi gereksiz işlemlerin hiç birine gerek kalmadan sadece içini temizleyip ızgaraya atarsınız. O terlerken marulları inceden kıyarsınız, arada çevirip rokaları da salataya ekleyip limonu sıkarsınız. Zaten bu arada balıktan gelen kokular size "BEN OLDUM" diyecektir. Hemen ızgaradan alırsınız. Yeşillikle birlikte bir bardakda rakı koyarsınız. Sonra da o enfes balığı yerken neden yazının başında İstanbul boğazında tutulanına Lüfer (büyük L) denildiğini anlarsınız.


Böyle bir deniz ürününe sahip olduğumuz için çok şanslıyız, değerini bilelim

4-Pilav üstü kuru

Dünya genelinde fasulye denilince genelde insanların aklına meksika gelir. Bunun sebebi meksikalıların fasulyelerinin süper olması değil, bizim pazarlama özürlü olmamızdır. Pilav üstü kuru, normalde sıradan sayılabilecek iki tadın uygun birleştiğinde erişebileceği en son noktadır. Mümkünse kurufasulye çayeli kurufasulyesi olacak, bol tereyağı ile güveçte 5-6 saat pişecek ve beyaz pilavın üzerine güzelce yerleştirilecek. Fasulyenin yağı pirinçlerin arasından yavaşçça süzülüp tabağın alt kısmına kadar giderken o müthiş tadını pilav ile birleştirecek ve bu yemek yenirken alınan her yudumda vücutta hafif ve hoş bir titreme oluşturacaktır. Bunun sonucunda da pilav üstü kuru listede hakettiği yere yerleşeceltir.


Efsane kombinasyon, ayrılmaz ikilli

3-İskender

Bursa'nın efsane yemeği iskender herhalde sadece benim değil bir çok kişinin de favori yemekleri arasındadır. Gerek en alttaki pide katmanı, gerek uludağın eteklerinde yetişmiş küçük baş hayvanların leziz etinden yapılan döner, gerek enfes domates sosu, gerek yanda duran mis gibi bembeyaz yoğurt, gerek közlenmiş biber ve domates, gerekse de sonradan üzerine eklenen tereyağı enfes bir tat ve yemek oluşturmaktan daha da öteye giderek, bir efsane oluşturmuştur. Yine pazarlama özürlülüğümüz yüzünden avrupada bu enfes yemek yerine, ekmek arası sarımsaklı yoğurtlu döner tanınmaktadır. Hakkatan üzülüyorum bu avrupalılar için. Neler kaçırdıklarının farkında bile değiller.



Bursa'nın mutfağımıza en büyük armağanlarından biri

2-Dolma

Dolma için Türk mutfağının imza yemeği desem herhalde doğru olur. Uzun seneler boyu listenin lideri durumunda olan dolma gerçekten süper bir yemek. Zaten içerdiği besin değerlerine da bakıldığında herşeyden bulunduğunu görüyoruz. Protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler, mineraller. Resmen "ideal" yemek. Herşeyi geçtim dolmanın tadı o kadar güzel ki. Hem kıymalı türleri hem zeytinyağı türleri, biberi, domatesi, kabağı, patlıcanı. Yani her türlüsü güzel bir yemek. Garibim japonlar taklit etmeyi denemiş ama başaramamışlar. En yakın deneme sirkeli pirinç dolu deniz yosunu olmuş. Amcamlarda kıyma mantığı da olmadığı için et yerine salamura balık kullanmışlar. E tabii ki dolmanın yanına bile yaklaşamamış. İyi ki varsın canım dolmam.


İdeal yemek dolma

1-Patlıcanlı Kebap

...and the winner is. "PATLICANLI KEBAAAAAAP". Yeryüzünde yiyebileceğiniz en güzel yemek. Tabii doğru şekilde yerseniz. Ben uzun seneler boyunca patlıcanlı kebabın nasıl yeneceğini bilmiyordum. Taa ki bir gün gittiğimiz bir restoranda "Haydi bir de bunu deneyeyim" diyip patlıcanlı kebabı alana kadar. Gittiğimiz restorandaki şef garson, benim patlıcanlı kebaba attığım "Nasıl yenir ki bu" bakışını görünce yanındaki çırağa: "Bana baharatları getir" dedi. Ardından yavaş ve güzel bir şekilde patlıcanlı kebabın nasıl yenileceğini öğretti. Bu konu uzun bir konu olduğundan dolayı başka bir blog yazımda ayrıntılı olarak ele alacağım. Fakat o gün bu gündür her kebapçıya gittiğimde patlıcanlı kebap alırım. Aldığınız ilk ısırıktan itibaren Allah'a dua etmeye başlarsınız "Allahım noooolur bitmesin" diye. Tadı o kadar güzeldir ki en kararlı ateisti bile imana getirip bitmemesi için dua ettirir. Bittiği zaman da üzülemezsiniz çünkü vücudunuz o kadar çok mutluluk hormonu salgılamıştır ki suratınızda hafif aptalca bir gülümseme vardır. Kanımca hükümetimiz bütün diplomatik toplantılardan önce yabancı delegelere patlıcanlı kebap yedirmelidir. Bu sayede belki dışişlerimizde biz kazanan durumuna gelebiliriz.


Yeryüzünün en güzel yemeği

Hepinize afiyet olsun,

Ender

27 Ağustos 2008 Çarşamba

Test Drive Unlimited

Kafayı şu ara bu oyuna taktım. Bayağıdır Selin'in de oynayabileceği türden güzel bir araba oyunu arıyordum. NFS Pro Streeti çektim.....pek sarmadı. Sadece pistte düz yarış çabuk baydı. Bize çevreyi gezebileceğim, güzel manzaraların içinden gidebileceğim hoş, sakin ve eğlenceli bir oyun lazımdı.
Sonra biraz daha araştırma yaptım ve bu oyunu buldum. Oyuna Hawaii ye yeni taşınan genç bir kişi olarak başlıyoruz. Daha hemen başında karakterimizin tipini seçiyoruz. Karakterimizi oyun boyunca bir çok kere göreceğiz. O yüzden bu seçim sadece kozmetik bir seçim olmasına rağmen önemli. (Yani demek istiyorum ki beyler bi hanım karakter seçin de gözünüz gönlünüz açılsın :))

Karakterlerin surat yapısından saçlarına elbiselerinden ayakkabılarına her şeyi değiştirebiliyorsunuz.


Hava alanından çıkar çıkmaz hemen araba kiralayıp en yakın emlak ofisine gidiyor ve kendimize bir ev alıyoruz. Hemen ardından da güzel bir araba satın alıp Hawai'nin Oaho adasının birebir bir kopyasında arabamızı kullanmaya başlıyoruz. Biz başlangıçta Audi TT'yi seçtik ve doğru bir seçim olduğunu gördük. Zaten baştan başka bi araba seçebilseydik bile Selin'in TT'den başka bir şey isteyeceğini düşünmüyorum.


GPS yönlendiriciyi de takip edip ilk yarışımıza katıldıktan sonra tamamen özgürüz. İstediğimiz gibi gezebiliriz. Yolda katılabileceğimiz bir sürü yarış ve girebileceğimiz bir sürü dükkan var. Yeni arabalar almak için para, yeni elbiseler ve aksesuvarlar almak için de kuponlara ihtiyacımız var. Bunları da yarşları kazanarak elde ediyoruz. Yarış kazandıkça ve Oahu adasını keşfettikçe daha yeni, zor ve yüksek ödüllü yarışlara katılma hakkı kazanıyoruz. Tabii bu yarışlara girebilmek içinde daha güçlü arabalara ihtiyacımız oluyor. Zaman geçtikçe garajınız yetmemeye başlıyor ve yeni evler edinmeye yöneliyorsunuz.


Oldum olası açık uçlu oyunları sevmişimdir. O yüzden TDU çok hoşuma gitti. O kadara kadar ki cumartesi akşamı az kalsın kendime Teknosa'dan bir direksiyon alıyordum. Seyhan sağolsun kullanmadığı bir direksiyonu olduğunu söyledi de, direksiyon almadan önce test etme şansım oldu.


Direksiyon ile oynamak klavye ile oynakatan o kadar değişik ki kelimeler anlatmaya yetmez. Kendinizi daha çok oyunun içinde hissetmeniz yardımcı oluyor. Gerçi hala tam alışamadım ama bugüne kadar oynadığım bütün araba oyunlarını yeniden oynama isteği yarattı bende direksiyon. Tek bende de değil. Selin klavye ile araba sürme işini pek beceremiyordu. Direksiyon ile Selin de oyundan çok zevk almaya başladı.


Şu anda garajlarımızda şu araçlar var:

Jaguar E Coupe, Audi TT, Saturn Sky, Nissan 350z, Maserati Gransport, Lamborghini Gallardo Spyder, Lotus Exige Sport, Chevrolet Corvette Z06 ve iki tane de Kawasaki Motorsiklet.

Oyunda motorsiklet de kullanabiliyorsunuz fakat biz henüz verimli olarak kullanmayı beceremedik.

Hastasıyım Gallardonun. Bu arada arka plandaki gördüğünüz her yere gidebilmekte özgürsünüz.


Corvette'in bagajdan çıkardım mangalı piknik yapıyorum

İki adet fotoğraf ile bu güzel oyun hakkındaki yazımı bitiriyorum. Bir sonraki yazımda güzel bir yemek tarifi vereceğim geçen gün yaptım süper oldu.


Ah keşke oyunda Honda Jazz'da olsaydı.





25 Ağustos 2008 Pazartesi

YAZZZZ TATILI...

Ender & Selin 2008 Yaz özeti ...

Yaz geldi mi_? Ne zaman temmuz oldu _? Ne zaman tatile cikacagiz _? Neden Istanbulda fırtına var_? Tüm bunlara anlam veremeden baktık ki temmmuz geçti, ağustos gelmiş :) Patronla yapılan pazarlıkla bir haftalık izine karar verildi --> 11-15 agustos... Tabi ki her saniyesini değerlendirmek isteyen biz 3 afacanlar cuma işten erken kaçıp hemen feribota ordan da çeşmeye vardık. Mutlu huzurlu sakin evimize ... Hemen her yaz ordayız. Biz orda mutluyuz kafamızı dinliyoruz. Tatilin tadını çıkarabiliyoruz. Süper ! Hem bu yaz amerikadan kuzenler de var, istanbuldan kardeşler de... Çok kalabalığız. Haftasonu çabucak geçti. Dehşet eğlenceli geçti. Ender gece hayatına ufaktan alışmaya başladı ;)) mekan ayayorgi koyunda reklam olmasin adini vermeyelim... bkz pic1


Plansız başladığımız tatilimizin son 3 gununu de fethiyeye ayıralım dedik. Hem ziyaret hem gezmek görmek. Bir gün Fethiye 12 adalar, bir gün de Ölüdeniz tekne turu . ölüdeniz tekne turundan sonra bizi çeşmedeki eve taşıyan sevgilimi ayrıca takdir ediyorum. İzmirden Çeşmeye en sorunsuz otoyol kısmında arabayı ben devraldım tabe :)

Anladık ki Fethiyeye ağustosta gidilmezmiş. Deniz öyle sıcak ki, serinleyemiyorsun bile. Bir de kalabalıktan deniz pis olmuş. Çok yazık. Gidecekseniz mutlaka temmuz başında gidin. Herkes mi ağustosta izne ayrılmış heryer kalabalık çok lüzumsuz. Ama denizin rengi öyle güzel mavi ki ... Bazı koylarda denizin o kadar derin dibi o kadar yakın görünüyor ki şaşırıp kalıyor insan. Fethiyede yemyeşil çamların denize kadar inmesi o kadar güzel bi şey ki. Aşık olunası ... Tatil buymuş , burası da cennet dedirten ...bkz pic2


Yol üzerinde uğradığımız diğer cennet Gökovadan da resim koymadan geçmeyelim, Akyaka ve Ağahan ödüllü sanateseri evler. Hatlarda karışıklık oldu. Ödüllü binalar yerine sevgili Ender ve pırıl pırıl kemikleri donduran azmak suyu...bkz pic3



En sona en güzelini sakladım. Kelebekler vadisine giden yolda denize dimdik inen çooook yüksek yamaçlardan bir tablo. Denizin mavisine dikkat. Bu an özel olarak sizin için dondurumuştur. Lütfen ciğrlerinize çekiniz ve bu tatil anının tadına oturduğunuz yerden tekrar varınız.


Daha güzel bir 2009 tatili , bekle bizi ...

20 Temmuz 2008 Pazar

pazar pazar ...


Temmuzun ortası bir pazar günü ... Cumartesi dışarı çıkıldığından evde baymayı tercih eden ve aynı zamanda hava da çok sıcak olduğundan eve tıkılmış 3 çocuk. Kız çocuk seneler sonra ders çalışıp sınava girmek zorunda bırakılmış. Azap içinde çalışıyor ve söylene söylene sınavlarını alıyor.
"Zaten hafta içinde full iş, kafan bununla dolu ve bununla yatıp kalkıyorum malesef evet kafama çok takıyorum, bir de kısacık haftasonumda sınavları almak zorunda bırakılıyorum.Püffffff"

Büyük erkek çocuk, bilgisayarına çok eski olmayan tarihte yüklenmiş uzay gemisi oyununa takılmış. Ama kesinlikle online değil. Aman olmasın zaten yoksa evde huzursuzluk ve kavga çıkabilir. Kafasını gömmüş oyun oynuyor arada bir kaldırıp etrafı kolaçan etmeyi de unutmuyor. Çok sevimli ...
Küçük çocuk, arkadaşlardan sömürülmüş olan portatif hardiskinden tv series takılmakta. Hepsi el altında olunca dilediğinde çıkarıp izleyince çok keyifli oluyor. O da bilgisayarını alıp yatağına serilmiş.
Pazar günleri insanın üstünde bir ağırlık oluyor nedense. Ev ahalisindeki herkes bir tarafa kaçmış baymış ve bezmiş durumda. Ertesi günde işe gitmenin ızdırabı ya da temmuz olmasından kaynaklı bir sıcak çarpması, evde yapılacak işlerin olması ve insanın kolunu bile kaldırmasının çoook zor gelmesi hepsi muhtemel sebepler.

Yine de pazartesi yeni bir haftaya başlarken biraz daha çaba göstermek lazım. Sonuca ulaşmak istiyorsak, kendimize de hedefler koyduysak, kendim için başarmam lazım diyorsak bir gayret bir çaba içinde olmak lazım. Yarın pazartesi arkadaşım, hedefe giden yolda bir adım daha atacağımız gün. Tembellik pazarda kalsın. Ha gayret !